28 Ağustos 2011 Pazar

DEFİNE NERELERDE VE HANGİ EMARELERLE ARANMALI

Merhaba değerli arkadaşlar..burada define nerelerde, ne şekilde ve hangi emarelere bakarak aranmalıdır onu anlamaya çalışıcaz..

Gömüyü yapan kişi
malzemesini gömmeden önce mutlaka iyi bir düşünce sürecinden
geçecek,kendi yaşadığı bölgelerin içinde kendisine en uygun ve akla en
yatkın yeri bulmaya çalışacaktır.Ancak akla yatkın olması kendi
açısından önemlidir.Bu nokta başkası tarafından akla ve mantığa uygun
olmamalıdır.Gömüyü yapan kişi en kalabalık bir yeri seçip ordaki gelen
geçen insanlara da fark ettirmeden malzemeye bekçilik yaptırabilir.
Seçtiği gizli gömü
alanı kendisinin sık sık ziyaretle kontrol edebileceği bir mekan
olmalıdır.(b madde eşkıya ve muharipler için geçerli
değildir).Özellikle ev ve bahçe gömüsü yapan insanlar oturup yattıkları
odalardan ya da pencerelerden rahatça gözleyebilecekleri alanları
seçerler.
Gömü yapan kişi ya da
kişiler daha sonra tekrar geleceklerini düşündüklerinden dolayı da;gömü
alanın çevresinde kendilerine uygun belirli yerleri nirengi noktası
olarak alırlar.Bu madde arazi ve orman gömüsü yapanlar için daha
önemlidir.
Son olarak;gömü yapan
kişi;gömü alanı çevresinde bir takım işaretler koyacak ve onlarla yerin
bulunmasını sağlayacaktır.Definecileri esasen en çok ilgilendiren
meselede burasıdır.Ancak bu yönü işin aynı zamanda en zor olan
kısmıdır.Zira gömücün bıraktığı işaretin çözülebilmesi için öncellikle
bu işin bir kuralının bulunmadığı bilinmelidir.Burada mantıklar
zorlanacak,edinilen tecrübelerden yola çıkılarak bir sonuca varılmaya
çalışacaktır.Bir de;gömücü kişinin sosyal yapısı,eğitim durumu,yaşadığı
devir ve dine bakış açısı iyi bilinecektir.Sadece bunlarla bitmeyip bir
de Grek,Roma,Frig,Bizans ve yerine göre Osmanlı alfabe ve rakam
sistemlerinin bilinmesi kaçınılmaz olmaktadır.Son olarak da ;belki bir
miktar tarih bilgisi definecinin en önemli malzemesi olmaktadır.Çünkü
biz Hz.İsa'nın henüz doğumu 2.000 sene olmasına rağmen 3.000 yıllık
İncil'den bahseden tarih uzmanlarını!Çok gördüğümüz için bu meselenin
ne kadar önem taşıdığını da çok iyi biliyoruz.
Malzemeyi gömen kişinin
yer sorununu çözmesi ile ilgili olarak bu kadar bilgi verdikten
sonra,gömü mekanları üzerinde de bir miktar duralım:En az işaretlerin
kendisi kadar, o işaretlerin bırakılacağı mekanlar da önemlidir.Bazen
de hiçbir işaret bırakılmadan geçmiş anlayışlar doğrultusunda bazı
gömülerin yapıldığını biliyoruz.

O halde;Anadolu'daki
gömülerin sıklıkla nerelere gömüldüğünü,yapılan gömülerde hangi
noktaların daha çok nirengi olarak seçildiğini görmeye çalışalım.Şurası
asla unutulmamalıdır ki gömü yapan insanlar kendilerine gömü
mahallerini belirlerken asla değişmeyecek olan ya da yakın zamanlarda
yerinden oynamayacak olan yer ve mekanları ya da onlara yakın bölgeleri
tercih ederler.Bu yerleri kısaca inceleyelim:

Araziler: Arazileri
kendi şartları içinde çok iyi değerlendirebilen eski insanlar,kendi
yaşadıkları devirlerdeki nüfus yoğunluğunu ve yol geçiş güzergahlarını
göz önünde tutarak en az dikkat çekecek yerleri seçmişlerdir.Arazi
gömülerinin çoğunda yerlerdeki sabit küçük kaya parçalarında
ok,kama,cezve,nal,niş,sofra taşı,zincir,el ve ayak resmi ile hayvan
figürlerinin işlendiği küçük taş parçalarıdır.

Yukarıda saydığımız ve
benzeri olan işaretler genellikle kayalıklar üzerinde değil;yerdeki
sabit küçük kayalara ve taşlara işlenirler.

Burada dikkat edilecek bir
husus arazi işaretlerinin kesinlikle bir tek olmayacağıdır.Hatta Ermeni
toplumu mensuplarının kendi iç anlayışları doğrultusunda en az iki ya
da üç işaret bırakmadan define gömmediklerini herkes bilir.Bu
işaretlerin bir tanesi yön bir diğeri mesafe bildirmek zorundadır.Bazen
hem yönü hem de mesafeyi tek kalemde bildiren işaretler de
bulunabilir.Ol,yay,tek ayak vb. işaretler bunlardandır.Murçlu kayalar
ise mutlak mesafeyi ve yönü sayarak bulmayı gerektiren motiflerdir.

Bu işaretlerin bir kısmı
ters yönler için aldatmaca olarak da kullanılır. Ok işareti olarak
verilen motifin bazı çeşitleri bunlardan biridir. Diğer bir kısım
işaretler de bulunduğu taşın altını kazmayı ifade eder;cezve,değirmen
taşı,musalla taşı,sofra taşı,yapraklı çiçek bunlardan bir kaçıdır.

Çizilen motifin gösterdiği
yönde gidilerek adım ya da metre hesabıyla gömüsü yapılanlar ise gömücü
kişilerin mantığını ve kullandıkları uzunluk ölçülerini bilmeyi
gerektiren işaretlerdir.Bunlar da bir kısım oklar,kasatura,baş halkalı
zincir,tek ayak, tek el,tabanca ya da tüfek vb. işaretler bunların bir
kaçıdır.Osmanlı döneminde azınlıkların kullandıkları arşın ölçülerinin
bilinmesi gibi bazı bilgiler burada önemlidir.Yine Roma ve Bizans gibi
uygarlıkların bıraktıkları işaret ve semboller de bilinmezse malzemenin
yerini bulmak mümkün olmayacaktır.

Arazi ve kayalık alanlarda
bırakılan bir kısım işaretler sadece müjdesi verebilir. Asıl arayı
bulmak da yine ikili-üçlü işaretlerin iyi tanınmasını gerektirir.

Yer taşlarına bırakılan önemli işaretlerden biri de parçalı motiflerdir.Bunlar: topal ayı,tekgöz,noksan yapraklı çiçek,çolak papaz gibi işaretlerdir.Bu motiflerin kopuk ve noksan olan parçalarının bulunması gerekir.Malzeme kopuk parçanın yine altında değildir.Yakınında aranacaktır.Bununla ilgili bilgi kendi bölümünde verilmiştir.
Yer taşlarına çizilen haç veya yemin ifade eden istavrozlar ise bazen mezara,bazen de tapınağa nişan olarak bırakılmıştır.Arazilerde tek ağaçlar ve
ikili üçlü sıralı ya da geometrik şekilli olan ağaç grupları da
önemlidir.Definecilerin sıkça bildikleri gibi çatal çamlar,eski
ardıçlar,ahlat grupları aldatan yerler değildir.

Ormanlar:
Gömülerin sıkça yapıldığı alanlardan biri de ormanlardır.Orman gömülerinde sık
ekilen grup ağaçlar yerine yol kenarı fakat belirli yetişkinlikte olan
ağaçların yakınları tercih sebebidir.Ormanlar da yine dönemeç noktalar
ya da bakıldığında bir köy veya ağılı görecek noktalar önemlidir.Eski
orman da defineciler tarafından iyice bilinmesi çok mühimdir.

Orman içlerinde pek çok
yerlerde kilise ,tapınak yerleri ile mağaralar mevcuttur.Bugün bu
yerler bozulmuş tahrip edilmiş olabilir.O zaman buraların eski halini
göz önüne alarak araştırma,inceleme yapmak gerekir.Yani eskiden orman
alanı iken bugün çıplak arazi olarak görünen yerler olabildiği gibi tam
tersi de olabilir.Hıristiyanlık öğretisi için de inziva ve riyazet
vardır.Dolayısıyla bir kısım kiliselerle tapınakların orman içlerine
yapılmış olması sıkça rastlanan durumlardır.
Papaz ve rahipler buralara çekilerek ibadette bulunurlardı.
Yine aynı şekilde bazı manastırların gözlerden uzak ve tabiat ortamları içine yapıldığını sıkça görürüz.Trabzon'daki Sümela Manastırı bunların en güzel örneğidir.

Kilise ve tapınaklar:
Gerek inançları ve gerekse eski devirlerdeki güvenilirliği
nedeniyle gömücü insanların tercih mekanlarından birisi de kiliseler ve
tapınaklardır.Genel itibariyle kilise kapı girişleri ve yakın çevreleri
halktan olan insanların en fazla rağbet ettikleri yerlerdir.Fakat
kiliselerdeki papaz ve rahiplerin kendilerine ait has odaları asıl para
mekanlarıdır.Zira halkın ve idarecilerin verdikleri paraları papazlar
kiliselerin mihrap altındaki ya da kilise ile ev arasındaki
kullandıkları dehliz içindeki özel yapılı ve güveli odalarında
saklarlardı.Dışarıdan ya da sonradan gelen devirlerin insanlarının bu mekanlarda sıkça tercih ettikleri asıl saklama noktaları kiliselerin avlularıdır.Fakat günümüzde bu tür gömüler yok denecek kadar azdır.Bunlar ya soygunla alınmış, ya da avlular kaybolduğu için bugün bulunamaz hale gelmişlerdir.Mağara tipi kiliselerin ise ön cepheleri,yani bakıldığı zaman görülüp tarassut edilebilecek yakın çevreleridir.


Dere Ve NehirKenarları:
Yer değiştirmesi ve kaybolması kolay kolay mümkün olmayan bu
tip yerler,define gömücüleri için vazgeçmez mekanlardan birisidir.Ancak
burada bir hususa dikkat etmek lazımdır;derelerin yatak kenarları bu
işlem için kesinlikle uygun değildir.Bir sel ya da akıntının felaket
olacağını bilen eski insanlar daha ziyade nehir kenarlarındaki sert
kayalık alanları seçerler,böyle gömüleri de mutlaka kalın pişmiş küpler içine
koyarlardı.Nehirlerin dönüş noktaları ve nehirler üzerindeki eski
köprülerin yakınları araştırılmaya değer mekanlardır .

Köprü Ayakları :
Köprü civarları gömü ileri için önemli olduğu kadar köprülerin ayakları da
çok ilginç saklama mekanlarıdır.Özellikle taşı yapı köprülerin pek
çoğunda ayak kısımlarını işaret eden bir takım motifler ve figürler
görürüz.Bunlar bazen bizim gözümüzde süsleme ve tezhip sanatı gibi
görülebilir ama aslında bir takım saklanmış eşyanın ifadesidirler.Hepsi
için bir genelleşme yapmak mümkün değildir;ancak bu iddiamız pek çok
yerde doğrulandığı için rahatlıkla ortaya koyabiliyoruz.Bu tür köprü
ayaklarında haç,çiçek,çember,papatya ve güneş resimleri
görülebilir.Genel işaretleri bunlardır.İstisna olanlar da vardır.


Pınar Ve Çeşme Gözeleri:
Özellikle arazide gömü yapanlar için en ideal nirengi
noktalardan biride çeşmelerin gözelerdir.Bunları bulabilmek insanı
uğraştırabilir.Çünkü pek çoğunun yeri kaybolmuştur.Ancak pınar ve
çeşmelerin kendileri de önemli noktalarıdır.Bunların üst kısımları
7-11-40 adım gibi ölçülerle saklama noktası olarak kullanılmıştır.Bir
de çeşme ve pınar gömülerinde 4 yönden birisi baz alınır ve imkan varsa
çeşme üzerine bu işlenir.Dikkatli bir bakıcı tahrip olmamış böyle bir
çeşme kaidesinde bu işareti yakalayabilir.Bazı defime uzmanlarının
ifadelerine göre çeşme gömüleri,suyun aktığı yönde değil;tam arka
istikametinde olmalıdır.Ancak çok sağlıklı bir bilgimizi ortaya
koyalım:Çeşme ile yakın mesafedeki bir tepeyi üçgen alan
gömücü,malzemesini çeşme ile tepeye üçgen gelecek şekilde koymuştu.
Çeşme ile tepe zirvesi 10 adım idi ve üçgen noktasındaki para da tam 110 adım da sabit gibi görünen bir kayanın altında idi.Çeşmelerin yapı durumu
müsait ise işlenmiş taşarının içine ya da kaidesinin dibine gömüldüğünü
anlatan kişiler de vardır.Balık,yılan ve kaplumbağa ve baston gibi
değişik motifler buraların genel işaretleridir.Paraların ve eşyaların
çeşme/pınar yakınlarına gömülmesinin sebebi buraların bir nirengi
noktası olması kadar aynı zamanda eski bir düşüncenin mirası olan
anlayıştır.O da çeşmelerin kendisinin değil ama onun derinlerden gelen
gözesinin suyu sakladığı gibi paraların da burada saklanacağına olan
inançtır.


Yol Ayrım Noktaları:
Bu nokta da çalışma yapacak kişilerin tarih içindeki
eski yol haritalarını ele geçirmek ya da rivayetlerle bunları öğrenmek
zorunlulukları vardır.İşaretlerde ağzı açık
makas ve bazen de kerpeten dört yol ağzını,kırık makas ise üç yol
ağzını ifade eder.(Kırk makas bazen iki su yolunun birleştiği noktayı
da verebilir.)Bu tür yerler define gömecek insanlar tarafından çokça
kullanılmıştır.Gömücü kişi,nişanını makas,kerpeten,çapraz
kılıç,iğne/iplik gibi motiflerle bu yerlere bırakır.

Değirmen içi Ve Çevreleri:
Arkeolojik buluntulara göre insanoğlu buğdayı 6-8 bin
seneden beri bilmekte ve kullanmaktadır.Buğdayın genel işleme yeri ise
değirmenlerdir.Bu sistemin kullanıldığı ilk tarihleri bilemiyoruz ama
şurası bir gerçek ki: ilk değirmenim yapıldığı günden bu güne kadar da
insanoğlunun en vazgeçilmez uğrak noktalarından birisi buralar olmuştur. Değirmenlere su taşıyan ark kenarları,değirmen yükleme yapılan sırt cepheleri,değirmen çarkının döndüğü istikametin uzak noktaları bu anlamda saklama yerlerinden birisidir.

Alınan bir bilgiye göre; değirmen sahibi kişi,kendi emanetini değirmenin
porto(çift)kapısının sağ kanadının tam arkasına koymuştur.Görüldüğü
gibi her insanın kendine göre bir gömü mantığı vardır.Bunların tamamına
akıl sır erdirmek ve ''Şu define şöyle bulunur''diye ahkam kesmek
mümkün değildir.

DEFİNE NERELERDE VE HANGİ EMARELERLE ARANMALI

Merhaba değerli arkadaşlar..burada define nerelerde, ne şekilde ve hangi emarelere bakarak aranmalıdır onu anlamaya çalışıcaz..

Gömüyü yapan kişi
malzemesini gömmeden önce mutlaka iyi bir düşünce sürecinden
geçecek,kendi yaşadığı bölgelerin içinde kendisine en uygun ve akla en
yatkın yeri bulmaya çalışacaktır.Ancak akla yatkın olması kendi
açısından önemlidir.Bu nokta başkası tarafından akla ve mantığa uygun
olmamalıdır.Gömüyü yapan kişi en kalabalık bir yeri seçip ordaki gelen
geçen insanlara da fark ettirmeden malzemeye bekçilik yaptırabilir.
Seçtiği gizli gömü
alanı kendisinin sık sık ziyaretle kontrol edebileceği bir mekan
olmalıdır.(b madde eşkıya ve muharipler için geçerli
değildir).Özellikle ev ve bahçe gömüsü yapan insanlar oturup yattıkları
odalardan ya da pencerelerden rahatça gözleyebilecekleri alanları
seçerler.
Gömü yapan kişi ya da
kişiler daha sonra tekrar geleceklerini düşündüklerinden dolayı da;gömü
alanın çevresinde kendilerine uygun belirli yerleri nirengi noktası
olarak alırlar.Bu madde arazi ve orman gömüsü yapanlar için daha
önemlidir.
Son olarak;gömü yapan
kişi;gömü alanı çevresinde bir takım işaretler koyacak ve onlarla yerin
bulunmasını sağlayacaktır.Definecileri esasen en çok ilgilendiren
meselede burasıdır.Ancak bu yönü işin aynı zamanda en zor olan
kısmıdır.Zira gömücün bıraktığı işaretin çözülebilmesi için öncellikle
bu işin bir kuralının bulunmadığı bilinmelidir.Burada mantıklar
zorlanacak,edinilen tecrübelerden yola çıkılarak bir sonuca varılmaya
çalışacaktır.Bir de;gömücü kişinin sosyal yapısı,eğitim durumu,yaşadığı
devir ve dine bakış açısı iyi bilinecektir.Sadece bunlarla bitmeyip bir
de Grek,Roma,Frig,Bizans ve yerine göre Osmanlı alfabe ve rakam
sistemlerinin bilinmesi kaçınılmaz olmaktadır.Son olarak da ;belki bir
miktar tarih bilgisi definecinin en önemli malzemesi olmaktadır.Çünkü
biz Hz.İsa'nın henüz doğumu 2.000 sene olmasına rağmen 3.000 yıllık
İncil'den bahseden tarih uzmanlarını!Çok gördüğümüz için bu meselenin
ne kadar önem taşıdığını da çok iyi biliyoruz.
Malzemeyi gömen kişinin
yer sorununu çözmesi ile ilgili olarak bu kadar bilgi verdikten
sonra,gömü mekanları üzerinde de bir miktar duralım:En az işaretlerin
kendisi kadar, o işaretlerin bırakılacağı mekanlar da önemlidir.Bazen
de hiçbir işaret bırakılmadan geçmiş anlayışlar doğrultusunda bazı
gömülerin yapıldığını biliyoruz.

O halde;Anadolu'daki
gömülerin sıklıkla nerelere gömüldüğünü,yapılan gömülerde hangi
noktaların daha çok nirengi olarak seçildiğini görmeye çalışalım.Şurası
asla unutulmamalıdır ki gömü yapan insanlar kendilerine gömü
mahallerini belirlerken asla değişmeyecek olan ya da yakın zamanlarda
yerinden oynamayacak olan yer ve mekanları ya da onlara yakın bölgeleri
tercih ederler.Bu yerleri kısaca inceleyelim:

Araziler: Arazileri
kendi şartları içinde çok iyi değerlendirebilen eski insanlar,kendi
yaşadıkları devirlerdeki nüfus yoğunluğunu ve yol geçiş güzergahlarını
göz önünde tutarak en az dikkat çekecek yerleri seçmişlerdir.Arazi
gömülerinin çoğunda yerlerdeki sabit küçük kaya parçalarında
ok,kama,cezve,nal,niş,sofra taşı,zincir,el ve ayak resmi ile hayvan
figürlerinin işlendiği küçük taş parçalarıdır.

Yukarıda saydığımız ve
benzeri olan işaretler genellikle kayalıklar üzerinde değil;yerdeki
sabit küçük kayalara ve taşlara işlenirler.

Burada dikkat edilecek bir
husus arazi işaretlerinin kesinlikle bir tek olmayacağıdır.Hatta Ermeni
toplumu mensuplarının kendi iç anlayışları doğrultusunda en az iki ya
da üç işaret bırakmadan define gömmediklerini herkes bilir.Bu
işaretlerin bir tanesi yön bir diğeri mesafe bildirmek zorundadır.Bazen
hem yönü hem de mesafeyi tek kalemde bildiren işaretler de
bulunabilir.Ol,yay,tek ayak vb. işaretler bunlardandır.Murçlu kayalar
ise mutlak mesafeyi ve yönü sayarak bulmayı gerektiren motiflerdir.

Bu işaretlerin bir kısmı
ters yönler için aldatmaca olarak da kullanılır. Ok işareti olarak
verilen motifin bazı çeşitleri bunlardan biridir. Diğer bir kısım
işaretler de bulunduğu taşın altını kazmayı ifade eder;cezve,değirmen
taşı,musalla taşı,sofra taşı,yapraklı çiçek bunlardan bir kaçıdır.

Çizilen motifin gösterdiği
yönde gidilerek adım ya da metre hesabıyla gömüsü yapılanlar ise gömücü
kişilerin mantığını ve kullandıkları uzunluk ölçülerini bilmeyi
gerektiren işaretlerdir.Bunlar da bir kısım oklar,kasatura,baş halkalı
zincir,tek ayak, tek el,tabanca ya da tüfek vb. işaretler bunların bir
kaçıdır.Osmanlı döneminde azınlıkların kullandıkları arşın ölçülerinin
bilinmesi gibi bazı bilgiler burada önemlidir.Yine Roma ve Bizans gibi
uygarlıkların bıraktıkları işaret ve semboller de bilinmezse malzemenin
yerini bulmak mümkün olmayacaktır.

Arazi ve kayalık alanlarda
bırakılan bir kısım işaretler sadece müjdesi verebilir. Asıl arayı
bulmak da yine ikili-üçlü işaretlerin iyi tanınmasını gerektirir.

Yer taşlarına bırakılan önemli işaretlerden biri de parçalı motiflerdir.Bunlar: topal ayı,tekgöz,noksan yapraklı çiçek,çolak papaz gibi işaretlerdir.Bu motiflerin kopuk ve noksan olan parçalarının bulunması gerekir.Malzeme kopuk parçanın yine altında değildir.Yakınında aranacaktır.Bununla ilgili bilgi kendi bölümünde verilmiştir.
Yer taşlarına çizilen haç veya yemin ifade eden istavrozlar ise bazen mezara,bazen de tapınağa nişan olarak bırakılmıştır.Arazilerde tek ağaçlar ve
ikili üçlü sıralı ya da geometrik şekilli olan ağaç grupları da
önemlidir.Definecilerin sıkça bildikleri gibi çatal çamlar,eski
ardıçlar,ahlat grupları aldatan yerler değildir.

Ormanlar:
Gömülerin sıkça yapıldığı alanlardan biri de ormanlardır.Orman gömülerinde sık
ekilen grup ağaçlar yerine yol kenarı fakat belirli yetişkinlikte olan
ağaçların yakınları tercih sebebidir.Ormanlar da yine dönemeç noktalar
ya da bakıldığında bir köy veya ağılı görecek noktalar önemlidir.Eski
orman da defineciler tarafından iyice bilinmesi çok mühimdir.

Orman içlerinde pek çok
yerlerde kilise ,tapınak yerleri ile mağaralar mevcuttur.Bugün bu
yerler bozulmuş tahrip edilmiş olabilir.O zaman buraların eski halini
göz önüne alarak araştırma,inceleme yapmak gerekir.Yani eskiden orman
alanı iken bugün çıplak arazi olarak görünen yerler olabildiği gibi tam
tersi de olabilir.Hıristiyanlık öğretisi için de inziva ve riyazet
vardır.Dolayısıyla bir kısım kiliselerle tapınakların orman içlerine
yapılmış olması sıkça rastlanan durumlardır.
Papaz ve rahipler buralara çekilerek ibadette bulunurlardı.
Yine aynı şekilde bazı manastırların gözlerden uzak ve tabiat ortamları içine yapıldığını sıkça görürüz.Trabzon'daki Sümela Manastırı bunların en güzel örneğidir.

Kilise ve tapınaklar:
Gerek inançları ve gerekse eski devirlerdeki güvenilirliği
nedeniyle gömücü insanların tercih mekanlarından birisi de kiliseler ve
tapınaklardır.Genel itibariyle kilise kapı girişleri ve yakın çevreleri
halktan olan insanların en fazla rağbet ettikleri yerlerdir.Fakat
kiliselerdeki papaz ve rahiplerin kendilerine ait has odaları asıl para
mekanlarıdır.Zira halkın ve idarecilerin verdikleri paraları papazlar
kiliselerin mihrap altındaki ya da kilise ile ev arasındaki
kullandıkları dehliz içindeki özel yapılı ve güveli odalarında
saklarlardı.Dışarıdan ya da sonradan gelen devirlerin insanlarının bu mekanlarda sıkça tercih ettikleri asıl saklama noktaları kiliselerin avlularıdır.Fakat günümüzde bu tür gömüler yok denecek kadar azdır.Bunlar ya soygunla alınmış, ya da avlular kaybolduğu için bugün bulunamaz hale gelmişlerdir.Mağara tipi kiliselerin ise ön cepheleri,yani bakıldığı zaman görülüp tarassut edilebilecek yakın çevreleridir.


Dere Ve NehirKenarları:
Yer değiştirmesi ve kaybolması kolay kolay mümkün olmayan bu
tip yerler,define gömücüleri için vazgeçmez mekanlardan birisidir.Ancak
burada bir hususa dikkat etmek lazımdır;derelerin yatak kenarları bu
işlem için kesinlikle uygun değildir.Bir sel ya da akıntının felaket
olacağını bilen eski insanlar daha ziyade nehir kenarlarındaki sert
kayalık alanları seçerler,böyle gömüleri de mutlaka kalın pişmiş küpler içine
koyarlardı.Nehirlerin dönüş noktaları ve nehirler üzerindeki eski
köprülerin yakınları araştırılmaya değer mekanlardır .

Köprü Ayakları :
Köprü civarları gömü ileri için önemli olduğu kadar köprülerin ayakları da
çok ilginç saklama mekanlarıdır.Özellikle taşı yapı köprülerin pek
çoğunda ayak kısımlarını işaret eden bir takım motifler ve figürler
görürüz.Bunlar bazen bizim gözümüzde süsleme ve tezhip sanatı gibi
görülebilir ama aslında bir takım saklanmış eşyanın ifadesidirler.Hepsi
için bir genelleşme yapmak mümkün değildir;ancak bu iddiamız pek çok
yerde doğrulandığı için rahatlıkla ortaya koyabiliyoruz.Bu tür köprü
ayaklarında haç,çiçek,çember,papatya ve güneş resimleri
görülebilir.Genel işaretleri bunlardır.İstisna olanlar da vardır.


Pınar Ve Çeşme Gözeleri:
Özellikle arazide gömü yapanlar için en ideal nirengi
noktalardan biride çeşmelerin gözelerdir.Bunları bulabilmek insanı
uğraştırabilir.Çünkü pek çoğunun yeri kaybolmuştur.Ancak pınar ve
çeşmelerin kendileri de önemli noktalarıdır.Bunların üst kısımları
7-11-40 adım gibi ölçülerle saklama noktası olarak kullanılmıştır.Bir
de çeşme ve pınar gömülerinde 4 yönden birisi baz alınır ve imkan varsa
çeşme üzerine bu işlenir.Dikkatli bir bakıcı tahrip olmamış böyle bir
çeşme kaidesinde bu işareti yakalayabilir.Bazı defime uzmanlarının
ifadelerine göre çeşme gömüleri,suyun aktığı yönde değil;tam arka
istikametinde olmalıdır.Ancak çok sağlıklı bir bilgimizi ortaya
koyalım:Çeşme ile yakın mesafedeki bir tepeyi üçgen alan
gömücü,malzemesini çeşme ile tepeye üçgen gelecek şekilde koymuştu.
Çeşme ile tepe zirvesi 10 adım idi ve üçgen noktasındaki para da tam 110 adım da sabit gibi görünen bir kayanın altında idi.Çeşmelerin yapı durumu
müsait ise işlenmiş taşarının içine ya da kaidesinin dibine gömüldüğünü
anlatan kişiler de vardır.Balık,yılan ve kaplumbağa ve baston gibi
değişik motifler buraların genel işaretleridir.Paraların ve eşyaların
çeşme/pınar yakınlarına gömülmesinin sebebi buraların bir nirengi
noktası olması kadar aynı zamanda eski bir düşüncenin mirası olan
anlayıştır.O da çeşmelerin kendisinin değil ama onun derinlerden gelen
gözesinin suyu sakladığı gibi paraların da burada saklanacağına olan
inançtır.


Yol Ayrım Noktaları:
Bu nokta da çalışma yapacak kişilerin tarih içindeki
eski yol haritalarını ele geçirmek ya da rivayetlerle bunları öğrenmek
zorunlulukları vardır.İşaretlerde ağzı açık
makas ve bazen de kerpeten dört yol ağzını,kırık makas ise üç yol
ağzını ifade eder.(Kırk makas bazen iki su yolunun birleştiği noktayı
da verebilir.)Bu tür yerler define gömecek insanlar tarafından çokça
kullanılmıştır.Gömücü kişi,nişanını makas,kerpeten,çapraz
kılıç,iğne/iplik gibi motiflerle bu yerlere bırakır.

Değirmen içi Ve Çevreleri:
Arkeolojik buluntulara göre insanoğlu buğdayı 6-8 bin
seneden beri bilmekte ve kullanmaktadır.Buğdayın genel işleme yeri ise
değirmenlerdir.Bu sistemin kullanıldığı ilk tarihleri bilemiyoruz ama
şurası bir gerçek ki: ilk değirmenim yapıldığı günden bu güne kadar da
insanoğlunun en vazgeçilmez uğrak noktalarından birisi buralar olmuştur. Değirmenlere su taşıyan ark kenarları,değirmen yükleme yapılan sırt cepheleri,değirmen çarkının döndüğü istikametin uzak noktaları bu anlamda saklama yerlerinden birisidir.

Alınan bir bilgiye göre; değirmen sahibi kişi,kendi emanetini değirmenin
porto(çift)kapısının sağ kanadının tam arkasına koymuştur.Görüldüğü
gibi her insanın kendine göre bir gömü mantığı vardır.Bunların tamamına
akıl sır erdirmek ve ''Şu define şöyle bulunur''diye ahkam kesmek
mümkün değildir.